9 Aralık 2011 Cuma

Kürt illeri Çin'e çevriliyor'

Meclis'te bütçe üzerine konuşan BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt, bölgeler arası eşitsizliğe, halkın yoksullaşmasına rağmen yeni zenginler türemesine dikkat çekti.
ANKARA - Bütçe görüşmeleri üzerine BDP grubu adına konuşan BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt, yaratılan düzenin "insanın insana kulluğunu" dayattığını altını çizdi. Kapitalist sisteme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kurt, sistemin ilk büyük ekonomik krizi olan 1929 krizinden sonra sistemin devletleştiğini ve ardından da IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlar ürettiğini dile getirdi. 1970'li yıllarda küreselleşme denilen dönemin başlatıldığını ve 2000'li yıllardan sonra da bu senaryoya Türkiye'nin dahil edildiğinin altını çizen Kurt, bu senaryo ile Türkiye'nin "kolay para kazanılabilir ve ucuz işgücü cennetine" dönüştürüldüğünü ve bunun da emek cephesi açısından tam bir karanlık dönemin başlangıcı olduğunu söyledi.

'Bölgesel asgari ücretle Kürt illeri Çin'e çevriliyor'

Kurt, AKP'nin piyasacı neo-liberal dönüşüm politikalarını hayata geçirdiğini bununla halka daraltıcı maliye ve özleştirme politikalarını reva görürken, özel teşebbüslere kapıları sonuna kadar açtığını ve milyonlarca insanı vahşi kapitalizmin insafına terk ettiğini söyledi. Köy boşaltmalarıyla metropollerin ucuz emek deposuna, yeni istihdam stratejisiyle de iş güvencesinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını dile getiren Kurt, "Bölgesel asgari ücret uygulamalarını devreye koyarak belli bölgeleri özellikle de Kürt illerini Çin'leştirmeye çalışıyorsunuz" dedi. Hükümetin politikalarına yönelik eleştirilerini sürdüren Kurt, öğretmenlerin işsiz bırakıldığını, üniversite mezunlarının işsiz bırakıldığını dile getirdi.

'Türkiye ekonomik olarak Yunanistan'dan daha iyi değil'

Gelinen aşamada "kapitalizmin maddi uygarlığının çok ciddi çöküş sinyalleri verdiği" tespitini yapan Kurt, ABD ve Avrupa Ülkelerinde baş gösteren ekonomik krizlere dikkat çekti. Krizin Türkiye'ye etkilerini de değerlendiren Kurt, "krizin teğet geçtiği" sözlerinin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Avrupa ülkelerindeki kriz nedeniyle yönetimlerin istifa etmesini, "neoliberal sistemin son hamlesi olarak" nitelendiren Kurt, Yunanistan'daki kötü gidişatı örnek gösteren AKP hükümetine de, "Sen önce haline bak derler insana" diyerek şöyle konuştu: "Komşumuz Yunanistan krizi sürüklenirken, Türkiye ile sadece kültürel benzerliklerinin olmadığını anlamak için ekonomik göstergelere bakmakta fayda var. İflas eden Yunanistan'da Milli Gelir Artış Hızı yüzde 5,1 iken, Türkiye'de 5,6, Cari Açık Yunanistan'da yüzde -9,6 iken, Türkiye'de -9,7, bütçe açığı -9,1 iken, Türkiye'de -1,7 dolaylarında. Krizin en büyük göstergesi olan cari açıkta Yunanistan'la benzeriz. Bütçe açığında ise Türkiye daha iyi bir durumda gözükse de bunun nedeni sıcak para girişinden kaynaklanıyor. Dolayısıyla bunun yüksek faiz uygulamasından dolayı olduğu göz önünde bulundurulursa, ne kadar kaygan bir zeminde bir ekonomimiz olduğu daha net görülecektir."

'Cari açığı sizin gibi Yunanistan'da umursamıyordu'

Türkiye'nin "cari açığı umursamayan" tutumunu da eleştiren ve "Yunanistan ile İtalya'da bir şey olmaz dediler krize sürüklendiler" uyarısında bulunan Kurt, "90 milyar TL cari açığın olduğu Türkiye için AKP hükümeti olarak bu vahametin ne kadar farkındasınız?" sorusunu yöneltti. Ekonomik krizle birlikte gıda fiyatlarının artmasına da işaret eden Kurt, Türkiye'de 2005 yılından bugüne kadar yıllık ortalama olarak gıda fiyatlarında yüzde 65 oranında artış yaşandığını söyledi. Kurt, "AKP hükümeti krizi yönetmemiştir, krizi finanse etmiştir. Krizi nasıl finanse ettiği de ortadadır, sıcak para girişini sağlamak için yüksek faiz ve içerde yüksek vergi oranları" diye konuştu.

Nazım Hikmet in "Ol mahiler ki derya içredür deryayı bilmezler" dizelerini anımsatan Kurt, "Her kes artık içinde yüzdüğü saltanatın, rantın, rahatlığın denizinden kafasını bir an önce çıkarmalı ve ülkenin gerçek durumuna bakabilmelidir" çağrısında bulundu. Yoksulluğa rağmen, milyonerlerin bir yılda 9.599 kişi arttığına vurgulayan Kurt, bu artışların halkın büyük kesiminin yoksullaşması uğruna yaşandığını söyledi. "Türkiye de milyonerler bu kadar artarken, 3,5 milyon asgari ücretli ve onların aileleriyle birlikte yaklaşık 13 milyon yurttaş asgari ücrete bağımlı halde yaşıyor" hatırlatmasında bulunan Kurt, asgari ücretin de düşüklüğüne dikkat çekti.

'Yüzde 50'ye kanmayın'

Kurt, OECD'nin "Hayat Nasıl" 2011 raporuna göre, Türkiye'nin 40 OECD ülkesi arasında memnuniyet sırasında 32. sırada yer aldığını ve insanların "biz kendimizi mutlu his etmiyoruz" dediğini belirtti. Yine OECD raporuna göre, gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu üç ülkenin Şili, Meksika ve Türkiye olduğunu anımsatan Kurt, OECD 2011 raporuna göre, Avrupa'daki ülkelerde zengin ile yoksul arasındaki gelir adaletsizliği son 30 yılın en vahim noktasına ulaştığını, Türkiye'de zengin ile yoksul arasındaki gelir farkı 14 kata çıktığını söyledi. Bölgeler arasındaki eşitsizliği, "batıya fabrika yol, doğuya jandarma karakol" şeklindeki bir kamyon arkası sözle dile getiren Kurt, aynı raporlara göre ortalama yoksulluk oranı yüzde 11 olmasına rağmen bu oranın Türkiye için yüzde 18'lere çıktığını söyledi. AKP'ye de, "sakın yüzde 50'lere kanmayın… Bu ülke de Kenan Evrenin anayasası dahi yüzde 90'ın üzerinde oy alarak kabul edildi" uyarısında bulunan Kurt, AKP'nin statükocu olduğunu söyledi. AKP'nin kendi tabanının "türban talebini" bile statüko ile yaptığı uzlaşma nedeniyle unuttuğunu anımsatan Kurt, AKP'nin bir çok alandaki politikalarını sert eleştirdi.

AKP'ye "Kürtleri yedeğine almaya çalışma Kürtler kimsenin yedeğine düşmez" uyarısında bulunan Kurt, "Çünkü Kürtler bugün dünya da 40 milyon nüfusa sahip ve devleti olmayan tek halk olarak tarihsel direniş ve ileri düzeyde ideolojik politik güce kavuşmuş bir halktır" değerlendirmesinde bulundu. KCK operasyonların da, "cemaatler koalisyonu" yapıldığını dile getiren Kurt, bununla, "Ortadoğu'nun en büyük demokrasi hareketini cezaevlerine doldurularak" sonuç alınmak istendiğini belirtti. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder